-
1 kat
(-tı)1) слой, рядkat yeri — скла́дка, сгиб (на ткани)
bir kat et, bir kat hamur — [оди́н] слой мя́са, [оди́н] слой те́ста
2) эта́жkat çıkmak — надстро́ить эта́ж
3) разkat be kat — мно́го раз, премно́го; о́чень
kat kat — а) слоя́ми, ряда́ми; б) в не́сколько раз, во мно́го раз; гора́здо
kat kat koymak — класть слоя́ми
kat kat güçlü — в не́сколько раз сильне́е
- ı kat kat ödemek — отплати́ть с лихво́й, верну́ть с лихво́й
bir kat daha — ещё бо́льше, вдво́е бо́льше, вдвойне́
iki kat — а) двукра́тный; двойно́й
iki kat pencere — двойны́е ра́мы; б) вдвойне́
iki kat etmek — увели́чить вдво́е
См. также в других словарях:
alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşı — is. 1) Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. H. E. Adıvar 2) Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük